Osmanlıların Unicorn Mahluğuna Ne Dedikleri Hakkında


Günümüzde daha çok "unicorn" olarak bilinen yaratıklar hakkında Osmanlıların bilgi sahibi olmadığı düşünülebilir; ancak, durumun pek de böyle olmadığı anlaşılıyor. Bu konuda Berlin Eyalet Kütüphanesi'nde (Staatsbibliothek zu Berlin) bulunan Osmanlı Türkçesinde kaleme alınmış iki Acaibü’l-Mahlukat kitabı, bize bazı ipuçları sunuyor. Nüshaların ilkindeki tasvirde (Staatsbibliothek zu Berlin, Ms. or. fol. 2562, vr. 431a) gördüğümüz yaratığın "unicorn" olduğunu, boynuzlarından ve dört ayaklı bir mahluk olmasından yola çıkarak iddia edebiliriz.


1703 tarihli bir Acaibü’l-Mahlukat kitabında mevcut olan bir unicorn suretidir. Staatsbibliothek zu Berlin, Ms. or. fol. 2562, vr. 431a.


Benzer özelliklere sahip bir diğer tasvir (Staatsbibliothek zu Berlin, Ms. or. quart. 1828, vr.127a) ise şu şekilde yapılmış:


1854 tarihli bir Acaibü’l-Mahlukat kitabında mevcut olan unicorn suretidir.
Staatsbibliothek zu Berlin, Ms. or. quart. 1828, vr.127a.


Şimdi asıl meseleye gelelim: Osmanlılar "unicorn" mahlukuna ne derdi? Son tasvirdeki önemli bir detay bu konuda bize ipucu verebilir. Tasvirin sol tarafında yer alan yazıda tam olarak şöyle yazmakta: "Mi'rac suretidir..." Bu ifadeden anladığımız kadarıyla, Osmanlılar unicorn mahlukuna "mi'rac" demektedir. Ayrıca, bu kelimenin doğrudan anlamının Kubbealtı Lugatı'na göre "yükselmeye aracılık eden şey" olduğunu belirtmekte de fayda var. Özetle, Osmanlıların unicorn kavramına hiç de yabancı olmadıkları açık, dahası daha özenle hazırlanmış nüshalarda çok daha zarif "unicorn" ya da "mi'rac" tasvirlerine rastlamak da muhtemeldir.


Ekstralar


1703 tarihli Acaibü’l-Mahlukat’da mevcut olan bir Simurg/Anka kuşu suretidir.
Staatsbibliothek zu Berlin, Ms. or. fol. 2562, vr.454a.



Denizde sıkılmasına müteakip ayaklanarak karada serüven peşine düşen bir balığın suretidir.
Staatsbibliothek zu Berlin, Ms. or. vr. 2562.