Dünya Edebiyatının Bir Parçası Olarak Modern Öncesi Osmanlı Edebiyatı:
Yusuf u Züleyhalar



Bilindiği gibi kaynağı kutsal kitaplar olan Yusuf u Züleyha kıssası/hikayesi çok sayıda edebiyata ilham kaynağı olmuştur. Thomas Mann’ın da 1930 başlarında roman olarak tekrar kaleme aldığı bu kıssanın/hikayenin modern öncesi Osmanlı’da da bir macerası olduğu açıktır.

1943 Almanca orijinal dilde edisyonu.
Thomas Mann, Joseph der Ernährer (Stockholm: Bermann — Fischer, 1943).


Vurgulamak gerekir ki modern öncesi Osmanlı edebiyatında da çok sayıda Yusuf u Züleyha eseri yazıldı. Modern öncesi Osmanlı dünyasında yazılan bu Yusuf u Züleyhaları da sanıyorum iki ana gruba ayırmak mümkün:

1- Kemalpaşazade (ö. 1534) ve Hamdullah Hamdi (ö. 1503) gibi şahsiyetler tarafından toplumun zürefâ yani elit kesimi için yazılanlar… Bu versiyonların temel özelliklerinden biri daha sanatlı bir dile sahip olmalarıydı. Bu da daha fazla Arapça/Farsça unsur ve söz sanatı demekti. Yani okuyucu kitlesi daha “nitelikli” olmalıydı.

Hamdullah Hamdi — Yusuf ve Züleyha
Berlin SB, Diez A oct. 135, vr. 1b. (1491 tarihli).


2- Diğer gruptaki Yusuf u Züleyhaların genelde “müellifleri” bilinmemekle birlikte dilleri daha “gündelik”ti ve format olarak da genelde düzyazı formatındalardı. Ayrıca sadece Kıssa-ı Yusuf adında Hz. Yusuf hakkında olanları da vardı.

Yusuf u Züleyhaların iki grubuna ait çok sayıda nüsha günümüze kalmıştır. Bu açıdan onların döneminde bir nevi bestseller olduğunu bile söyleyebiliriz.

Osmanlılar bu eserleri muhtemelen gerek tekkelerde gerek kişisel meclislerinde gerekse çeşitli kahvehane gibi ortamlarda “okuyorlardı” ya da “dinliyorlardı.” Okuma işini de muhtemelen o ortamda okuma bilen biri ya da bu işin “profesyoneli” olan kıssahan gibi şahsiyetler yapıyordu. Elbette kendi okuma yeteneğine güvenen birisi bu eserin elyazmasını bireysel olarak da okuyabilirdi.

Özetle dünya edebiyatına malolmuş bu kıssanın/hikayenin Osmanlı edebiyatında da bir macerası olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda, Osmanlıların da bu kıssayı/hikayeyi okuyarak ve yeniden üreterek dünya edebiyatının bir parçası olduklarını iddia edebiliriz.